Kültür, sanat ve eğlence denilince ilk akla gelen adresler sıklıkla taksimde sonlanır. İstanbul`un kalbi diyebileceğimiz en hareketli gezi güzergahları, popüler turistik ve tarihi yerler, eğlence mekanları ve mağazalarıyla sıkılmadan dolu dolu gününüzü geçirebileceğiniz yerlerin başında gelir, Taksim.
İstanbul’un en sevilen ilçelerden biri olan Beyoğlu, daha çok İstiklal Caddesi ve ünlü mekanlarıyla öne çıkıyor. Taksim ise bu caddeye açılan kapı görevi görüyor. Meydanı ve gezi parkıyla ünlü olsa da, Taksim gezilecek yerler için çok sayıda tarihi ve turistik noktadan bahsetmek mümkün. Taksim, şehirdeki popüler buluşma noktalarından biri olduğu için, insan trafiğinin daima yoğun olduğu yerler arasında ilk sırada gelir.
1.Taksim Meydanı
Osmanlı döneminde, civar semtlere su dağıtmak için şu an Taksim Meydanı olan bölgede bir su deposu yapıldı. Depolanan suyu da dağıtmak (taksim etmek) için küçük bir maksem yapıldı. Meydan adını, eskiden Galata-Beyoğlu suyunun “taksim edildiği” Taksim Maksemi‘nden almıştır.[3]
Taksim’i bir semt olarak tanımlamak pek mümkün değildir. Daha çok bir meydan ve onu kuşatan yapılar topluluğu olarak görmek daha doğrudur.
Meydan olmadan önce, eski evlerin sıralandığı dar bir bölge olan semt, meydan haline getirilip genişletildikten sonra zamanla bugünkü görünümünü almıştır. Meydanın ortasındaki Cumhuriyet Anıtı bugün ulusal günlerde tören yeri olarak kullanılmasının yanı sıra İstiklal Caddesi ve çevresinde zaman geçirmek için gelenlerin buluşma yeri işlevini de üstlenmektedir. Meydanın başlangıcından Tünel Meydanı‘na kadar nostaljik tramvay çalışır.
Taksim Meydanı ve çevresi aynı zamanda kültür, eğlence ve büyük bir alışveriş merkezidir. Çok sayıda mağaza, sinema ve tiyatro salonu, sanat atölyesi, sergi salonu, bar, disko, kafe barındırır. Özellikle hafta sonları Taksim’de 24 saat hareket vardır.
Hem buluşmaların ve törenlerin hem de protestoların yapıldığı yer olarak da bilinen bu meydan, tam ortasında yer alan Cumhuriyet Anıtı ile öne çıkıyor. Bu anıt 1928 yılında yerleştirilmiş ve o günden beri şehrin sembolik eserlerinden biri olarak kabul ediliyor. İtalyan bir heykeltraş olan ”Pietro Canonica” tarafından inşa edilmiş olan anıtta M. Kemal Atatürk başta olmak üzere İsmet İnönü’nün, Fevzi Çakmak’ın, askerlerin ve Kurtuluş Savaşı’nda emekleri geçen iki Rus generalin heykelleri bulunuyor.
Kaynak: Google Arts & Culture
2. Galata Kulesi ve Çevresi:
Galata Kulesi, İstanbul’un tarihî siluetinin üzerinde yükselen muazzam bir yapıdır. 1348 yılında Cenevizliler tarafından inşa edilen kule, Taksim’in sembolü haline gelmiştir. Zirvesinden İstanbul Boğazı ve Şehir Hatları vapurlarıyla dolu manzara nefes kesicidir. Galata Kulesi çevresindeki sokaklar, tarihi dükkanlar, kafeler ve sanat galerileri ile dolup taşar. Bu bölge, tarihin ve modern kültürün harmanlandığı bir atmosfere sahiptir ve ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunar.
Kaynak : Google Arts & Culture
3. İstiklal Caddesi
İstanbul’un gözde mekanlarından biri olan İstiklal Caddesi, tarihî ve kültürel bir hazine sunan uzun bir cadde. Osmanlı döneminden günümüze kadar uzanan bu cadde, hem yerli hem de uluslararası ziyaretçilere alışveriş, yeme içme ve eğlence konusunda geniş bir yelpaze sunmaktadır. Nostaljik tramvayı, tarihi binaları, butik mağazaları ve sokak sanatıyla ünlü olan İstiklal Caddesi, gündüzleri tarihi dokusu ve alışveriş olanakları ile ziyaretçilerini büyülerken, akşamları canlı müzik barları ve kafeleriyle gece hayatına renk katar.
Taksim’den Karaköy’e yani Tünel’e doğru yürümek İstanbulluların sık sık yaptığı alışkanlıklardan biri. Ortasından geçen kırmızı tarihi tramvayı ile nostalji yaşayabileceğiniz yerlerden biri olan bu caddenin ara sokakları, renkli bir şehir manzarasına açılıyor. Eğlence merkezinin kalbi olarak bilinen Nevizade Sokak, şehirdeki en romantik mekanlardan bazılarına ev sahipliği yapan Fransız Sokağı ve çok daha fazlasıyla sıkılmadan gününüzü bu cadde üzerinde geçirebilirsiniz.
4.Çiçek Pasajı
1870 yılındaki Büyük Beyoğlu Yangını‘nda yanarak yıkılan Naum Tiyatrosu‘nun arsası dönemin en zengin insanlarından biri olan Hristaki Zografos Efendi tarafından satın alındı. Rum Cleanthy Zanno‘nun mimarlığında yeni bir tip çarşı binası olarak Cité de Péra adıyla yaptırıldı. Hem İstiklal Caddesi‘ne hem de Tiyatro Sokağı’na açıldığı için pasaj niteliğinde olan yapı 24 dükkân, 18 lüks daireden oluşuyordu. Maison Parret ve Vallaury’nin pastanesi, Nakumara’nın Japon mağazası, Dulas’ın Natürel çiçekçisi, Schumacher’in hamur işleriyle ünlü fırını, Yorgo’nun meyhanesi, Keserciyan’ın terzihanesi, Acemyan’ın tütüncü dükkânı, Hristo’nun kafesi… pasajın ilk 30 yılı içerisinde faaliyete geçen önemli dükkânlarından sayılabilir.
Cité de Péra ya da Hristaki Pasajı denilen binanın mülkiyeti 1908 yılında Sadrazam Küçük Said Paşa‘ya geçti. Mütareke yıllarında birçok çiçek dükkânı açıldı, o güne kadar daha çok Hristaki Pasajı olarak anılan yer Çiçek Pasajı adını aldı. Asıl olarak 1940’lı yıllarda açılan meyhaneler (özellikle Nektar Birahanesi) büyük bir müşteri kalabalığı çekmeye başladı. 1950’lerde çiçekçiler başka sokaklara doğru kaymaya başlayınca boşalan yerlere yeni yeni meyhaneler açılmaya devam etti. 1950’lilerin sonunda “Çiçek” adı daha çok bir hatıra olarak kalmıştı, pasaj tümüyle bugünkü meyhane kimliğine büründü.
Beyoğlu’nda, eğlence, akşam, rakı-balık, meyhane dendiğinde akla tek yer gelir ; Çiçek Pasajı. Sadece Beyoğlu’nun değil koca şehrin müdavimi olduğu yerlerden biridir aslında.
Bu pasajda hayat gündüzleri oldukça sakin geçer. Gece olduğunda ise içerideki onlarca mekanda yer bulamazsınız. Tabii bu durum daha çok hafta sonu geceleri için geçerli. Yani pasaj hemen hemen her gün kalabalık olur, ancak hafta sonu adeta iğne atsan yere düşmez misali içeride şehirdeki en ünlü meyhaneleri bulabilirsiniz.
5. Fransız Sokağı /Cezayir Sokağı
Fransız Sokağı, Taksim’in kültür, sanat ve eğlence merkezlerinden biridir. Galatasaray Lisesi’nin arka tarafında yer alır. Eski adı Cezayir Sokağıdır. Merdivenli çıkmaz sokak, Beyoğlu ile Tophane semtlerini bağlayan bir yaya yolu niteliği taşır. Sokak, kentsel dönüşümle yenilenmiştir. Projenin adının ‘Fransız Sokağı’ olması, adının bu halde kalmasına sebep olmuştur. Projeyle, yeni yüzyıla tanıklık etmiş binalar restore edilerek, sarı ve pembe renklere boyanmış, kaldırım taşları yenilenmiştir. Sokak için özel müzik sistemi de kurulmuştur. Dört gün, dört gece açılışı süren sokak Taksim’in görmeye değer en güzel sokaklarının başında gelir.
Sokağın yeni ismini Fransa’dan almasının pek çok nedeni vardır. Çünkü Fransızlar, Taksim’de çok önemli izlere sahiptirler. Taksim’deki ilk oteller, sinemalar, tiyatrolar ve kahvehaneler 19. Yüzyılda Fransızlar tarafından yapılmıştır. Sokakta yer alan binaların çoğu vakti zamanında Fransız mühendis Marius Michel tarafından yapılmıştır. Pek çok Fransız bu sokakta yaşamıştır. Fransız kültürünü Taksim’de yaşatan bu sokağa küçük Fransa desek çok da haksız sayılmayız. Proje esnasında Paris Belediyesi yüz yıllık sokak lambaları göndermiş, yer taşları Paris’ten gelen mimarlar tarafından düzenlenmiştir.
Beyoğlu’nda bulunan Galatasaray Lisesi, Pasajın hemen karşısında güzel ve dikkat çeken bir konumda yer alıyor.
Saray kapılarıyla kıyaslanabilecek anıtsal bir kapıya sahip olan bu yapı, tarihi bir öneme sahip olmasının yanı sıra, mimari yapısıyla da dikkat çekiyor. Binanın tarihi ise 1481 yılına kadar uzanıyor. II. Bayezid tarafından yaptırılarak Enderun mektebi, yani saraydaki devşirme görevlilerinin eğitim binası olarak açılmış.
İlk olarak Galata Sarayı Hümayun Mektebi, ardından Mekteb-i Sultani ve son olarak Galatasaray Lisesi olarak anılmış. Günümüzde bu isimle anılan lise, 1675 senesinde Osmanlı’nın içinde bulunduğu iç karışıklıklardan dolayı ve ödenek yetersizliğinden tasfiye edilmiş.
1715 yılında ise yeniden açılır. Enderunların kaldırılmasından dolayı bina 19. yüzyılın başlarında tıbbiye ve kışla olarak hizmet vermeye başlamış.
1868 yılına gelindiğinde ise bina, dönemin padişahı Sultan Abdülaziz’in emriyle Batılılaşma ve Tanzimat çalışmalarının bir simgesi olarak ”Mekteb-i Sultani” adıyla yeniden eğitim vermeye başlıyor. Musevi, Katolik ve Ortodoks öğrencilerin de eğitim aldığı okul, Cumhuriyet’in ilanıyla Galatasaray Lisesi adını alır. Fransızca olan temel dil yerine genel kültür dersleri Türkçe verilmeye başlanır.
Batı ile Doğunun sentezini oluşturan günümüzdeki Galatasaray Lisesi’nin mimarı ise Sarkis Balyan’dır. Daha fazla bilgi için resmi web sayfasına göz atabilirsiniz.
Semtin adı, 17 Ocak 1875’te hizmete giren F2 (Karaköy – Beyoğlu) Tarihi Tünel Füniküler Hattı‘ndan gelmektedir. Füniküler hattının hizmete girmesinden sonra Beyoğlu (Pera) Füniküler İstasyonu‘nun bulunduğu yere Tünel Meydanı, istasyon çevresine ise Tünel semti denilmeye başlanmıştır.[1]
Tünel Meydanı, tarihî Tünel metro istasyonu ile çevrili ve antikacılardan küçük kafelere kadar birçok ilginç noktayı içinde barındıran keyifli bir meydandır. Tünel bölgesi, geçmişin izlerini takip etmek ve farklı dükkanlarda alışveriş yapmak isteyenler için idealdir.
Kaynak, wikipedia
8.Pera Müzesi
Pera Müzesi, İstanbul‘un Tepebaşı semtinde bulunan özel bir müzedir. 2005 yılında Suna ve İnan Kıraç Vakfı tarafından nitelikli ve geniş ölçekli kültür sanat hizmeti vermek amacıyla kurulmuştur.
2003-2005 döneminde restoratör mimar Sinan Genim’in hazırladığı proje çerçevesinde Tepebaşı’ndaki tarihi Bristol Oteli’nin cephesi korunarak çağdaş ve donanımlı bir müze olarak inşa edilen binasında faaliyet göstermektedir.
Pera Müzesi, Suna ve İnan Kıraç Vakfı’na ait “Oryantalist Resim”, “Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri” ve “Kütahya Çini ve Seramikleri” koleksiyonlarını ve bu koleksiyonların temsil ettiği değerleri, sergiler, yayıncılık ürünleri, sözlü etkinlikler, eğitim etkinlikleri ve bilimsel çalışmalar aracılığıyla kamuyla paylaşmakta, gelecek kuşaklara aktarmayı amaçlamaktadır.
Pera Müzesi, modern sanatseverler için harika bir durak noktasıdır. Türk ve uluslararası sanatçıların eserlerini sergileyen müze, aynı zamanda tarihi bir binada yer alır. Sergileri ve etkinlikleriyle ziyaretçilere sanat ve kültür konusunda zengin bir deneyim sunar.
Taksimde gezilecek yerleri daha detaylı incelemek için Google maps linkine tıklayabilirsiniz.